Ortanın Solu ve CHP
1960'ların geçmişe nispeten daha özgür Türkiye’sinde, 1961 Anayasası’nın sağladığı ‘özgürlük’ ortamının etkisiyle işçilerin,köylülerin yani kısaca dar gelirli yurttaşların istekleri, TİP’in politikalarının beklenenden fazla bir şekilde taban bulması, emperyalist ABD’ye duyulan güvenin ve hayranlığın azalması, CHP’nin bir ideolojik çerçeveye sabitlenmesini gerektiriyordu. İşte ‘’ortanın solu’’ olarak adlandırılan ve teorik altyapısı sunulan bu çerçeve İsmet İnönü’nün önderliğindeki CHP’de Bülent Ecevit tarafından sistemleştirildi.
‘’Ortanın solu’’ yolu cumhuriyetin ilk partisi olan CHP’nin dönem koşullarına göre içine sığınacağı bir liman olacak ve Türkiye siyasi tarihinde önemli bir akım-yol olarak tarihteki yerini alacaktı. Ortanın Solu akımı, CHP’nin ideolojik tarihinde önemli bir dönemi ve bir kırılmayı ifade etmekteydi. Bu yazıda Ortanın solunun teorik altyapısına eğilmek durumu anlamamıza olanak sağlayacaktır.

Ortanın solu, CHP’yi eski bürokratik köklerinden, bürokrasi etkisinden ve dilinden koparmayı, daha halkçıl ve halkın anlayacağı dilde siyaset yapmasını hedeflemişti. Sistemin teorisyeni Bülent Ecevitti. Ecevit’e göre, CHP’nin 1950 seçimleriyle başlayan kaybetme sürecini halk ile yeterince bağ kurulamamasına bağlıyordu. Ecevit için çözüm halkla bütünleşmek ve CHP’yi halkın daha çok içine girebileceği bir parti yapmaktı, ortanın solu düşüncesini sistemleştirirken en büyük ilham kaynağı ‘’Halkçı bir CHP’’ ve sosyal adalete dayalı bir düzen istemiydi. Ecevit’e göre, 1960’tan sonra ekonomik ve sosyal sorunların ön plâna çıkması, CHP’nin halkçı niteliğini, ortanın solunda alması gereken yeri, daha güncel ve aktüel duruma getirmişti. Ortanın solu fikrini ilk olarak İnönü dillendirdi, 29 Temmuz 1965'te CHP Genel Başkanı İsmet İnönü, gazeteci Abdi İpekçi’ye verdiği röportaj sırasında CHP’nin çizgisinin ‘ortanın solu’ olduğunu belirtiyor ve “CHP, bünyesi itibarıyla devletçi bir partidir ve bu sıfatla elbette ortanın solunda bir anlayıştadır.” diyordu. İlk olarak İnönü tarafından dillendirildi fakat İnönü ortanın solu deyimini, ilk defa ortaya attığında, içerikten yoksun bir şekilde,bir slogan olarak ortaya atmıştır. O nedenle içerik konusunda tam bir karmaşa yaşanmıştır. Fikrin hemen hemen her zerresi Ecevit’in elinden çıktı. Bülent Ecevit’e göre, ‘’ortanın solu’’ fikrine tüm taban sahip çıkmalı ve halka anlatarak seçmende karşılık bulunmalıydı. Peki ‘’ortanın solu’’ onu dizayn eden Ecevit için tam olarak neyi ifade ediyordu? Ecevit için ‘’ortanın solu’’ halkın egemen olacağı bir düzene girişti. ‘’Ortanın solu’’ her türlü din,mezhep ve parti ayrılığını aşan bir insanlık hareketidir. ‘’Ortanın solu’’ bir halk ve adalet savaşıdır. ‘’Ortanın solu’’ bir programdır,bir siyasettir ve en önemlisi bir felsefedir, memleketi aşırı sol akımlardan koruyan bir kurtarıcıdır.
‘Ortanın solu’’ ilericiliktir ve gericiliğin önündeki en büyük engeldir. ‘’Ortanın solu’’ bir anayasa hareketidir. İşte Ecevit ülkenin çeşitli yerlerinde yaptığı konuşmalarında bunlara dikkat çekiyor ve dizayn ettiği fikri çerçevede bunlara yönelik politika üretmeye çalışıyordu. Ecevit’in dikkat çektiği bir diğer noktada temelleştirdiği fikrin devletçilik açısından görünüşüydü. Ecevit’e göre, Ortanın solundaki devletçilik,iktisadi faaliyeti ve üretim araçlarının tümüyle devletleştirilmesini isteyen bir devletçilik değildir. Ortanın solu, devlet teşebbüsü yanında özel teşebbüse de çalışma hakkı tanır, devlet mülkiyeti veya sosyal mülkiyet yanında özel mülkiyete de geniş yer bırakır. Özel teşebbüslerden topluma karşı bazı ödev ve sorumluluklar bekler ve özel mülkiyetin kamu yararıyla çalıştığı durumlarda sınırlanabileceğini kabul eder. Ecevit’in fikrini aşırı sağ ve soldan bu yönüyle ayırdığıda bir gerçek, Ecevit’e göre; Aşırı sağcılar ve solcular demokrasiye ancak kendi amaçlarına yararlı olduğu sürece razı olmaktalar. Teşebbüs özgürlüğü ve özel mülkiyetin olmadığı yerde demokrasinin ölmesi kaçınılmazdır.

Aşırı sola karşı daima ‘’ortanın solu’’ ideasını savunmak gerektiğine inana Ecevit’e göre; Aşırı solda devletin, ortanın solunda ise halkın egemenliği söz konusudur. Ayrıca ortanın solu ile aşırı sol arasındaki keskin hattıda bizzat Bülent Ecevit çizmiştir, Ecevit’in ortanın soluna eklediği en önemli misyon ‘’sosyalizmi engelleyecek tek güç’’ misyonudur. Ortanın solunun en önemli misyonu ‘’sosyalist aşırı sol’’ tehlikesine karşı gençliği korumak ve onları CHP içerisinde örgütlemekti. Ecevit’e göre; Burjuva demokrasisine en uygun olan Batı soluydu çünkü sadece Batı solunun özel mülkiyeti koruduğunu söylüyor, tercihini buna göre yapıyor ve ortanın solunuda büyük ölçüde Batı solundan alınmış kavramlar üzerine inşa ediyordu. Bu sol sosyalizmi engelleyebilecek bir soldu. Fikrin diğer bir önemli ismi İnönü’ye göre; Ortanın solu komünizme karşı bir barikattı. Ortanın solu,laiktir,milliyetçidir,anti-sosyalist ve komünisttir,halkçıdır ve demokrattır. Fikrin önderlerinin de belirttiği gibi ortanın solu bir anti-komünist fikirdi. Ortanın solu politikasının temel özelliklerden biri CHP’yi eski statüko partisi olma imajından kurtarmaktı. İnönü’nün 12 Mart’ı destekleyen bir politik tutum izlemesi ortanın solunun politikalarıyla açıkça çelişen ve onu değersizleştiren bir tutum olarak görüldü.
CHP, açıkça bu tutumunu açıklasada zamanın rekabeti gereği gerek AP(Adalet Partisi) gerekse de MHP(Milliyetçi Hareket Partisi) CHP’yi komünistlik ithamlarıyla suçlayıp sağ-tutucu tabandan oy alma arzusundaydı. 1964 yılında Adalet Partisi’nin başına geçen Demirel, meydanlarda “Ortanın Solu, Moskova Yolu” diyor, halk arasında CHP’lilere “Moskof” ya da “Moskof uşağı” deniyordu. Parti içinde dahil bu söylemler yer bulsada ortanın solu fikrini savunanlar defalarca bu tezin bir anti-komünist tez olduğunu ve yayılım gösteren TİP dalgasını engellemek amacında olduğunu belirtmiştir. ABD, AB, NATO, IMF konusunda tereddütsüz uyum gösteren, hiçbir zaman sosyalistlere sıcak bakmayan CHP’ye sosyalist sol,moskof uşağı gibi yakıştırmaların dönemin siyasi rekabeti gereği yapıldığı açık ve tereddüt gerektirmeyen bir gerçektir.
Türkiye Cumhuriyeti’nin bir dönemine damga vurmuş olan ve ‘’Karaoğlan Ecevit’’ efsanesini Türk siyasetinde yer bulmasına olanak sağlayan ortanın solu ideası, ardında binleri sürüklemiş,sayısız insana umut olmuş ve döneminde Türk siyasi konjonktüründe önemli bir yer tutmuştur. Ortanın solu, Türk siyasi tarihinin önemli bir ürünü olarak tarihteki yerini aldı.
