Türk Solunun Potansiyel Yeni Aktörü; Türkiye İşçi Partisi

Furkan Doğan
5 min readApr 11, 2023

--

Türkiye’deki ilk sosyalist-komünist parti bundan tam 103 sene öncesinde Mustafa Kemal’in teşvikleriyle, milli mücadele döneminde Sovyetler Birliği ile ilişkileri geliştirmek adına ‘’Türkiye Komünist Fırkası’’ adıyla 18 Ekim 1920'de kuruldu. Mustafa Suphi ve arkadaşları tarafından kurulan parti, ülkenin ilk sosyalizm deneyimiydi ve ardından kurulacak onlarca sosyalist partinin öncüsüydü.

Mustafa SUPHİ (en sağda) ve yoldaşları

Bu yazıda amacım sosyalizmin Türkiye’deki tarihine değinmek değil aksine tam olarak bugününe odaklanmak. Bugün Türkiye’de kendini sosyalist olarak tanımlayan parti sayısı yaklaşık yirmi ve bunların sadece ikisi meclis içerisinde temsil edilebiliyor (TİP ve HDP) Türkiye İşçi Partisi’nin aksine Halkların Demokratik Partisi ya da yeni yapılanmasıyla Yeşiller Sol Parti’nin bana göre neden aslında birer sosyalist parti olmadığını açıklamam gerekiyor. HDP ve YSP bize tam anlamıyla sosyalist bir parti pratiği sunmuyor çünkü parti ideolojik olarak bir sosyalist proje olarak dizayn edilmedi. Parti temel olarak Kürt milliyetçiliği üzerinde politikalar üretti ve terör örgütü PKK ile eş güdümlü hareketini sürdürdü, her ne kadar parti içerisinde sosyalist kişiler var olsada parti popüleritesini daima milliyet odaklı siyaset sayesinde kazandı. ‘‘ Emek sömürüsünü ortadan kaldırmak, Türkiye’de barışı ve özgürlüklerin kazanılmasını sağlamak’’ gibi söylemler ile kurulan parti daha çok terör örgütü PKK’nın siyasi taşeronluğu görevini üstlenmekten kurtulamadı çünkü tam olarak bu hedefe uygun olarak kuruldu. Bu yüzden Türkiye’deki sosyalist partiler kategorisinde yer alması son derece yanlış bir saptama olacaktır. HDP-YSP, Kürt kimliği üzerinden siyaset yapan, terör örgütü PKK’nın ve orta doğu’daki diğer ABD beslemesi terör örgütlerinin siyasi kanadını temsil eden bir terörist oluşumdur. HDP çizgisine başka siyasi anlamlar yüklemek onu meşrulaştırmaktan başka bir işe yaramaz. Bu bağlamda yeni TİP her ne kadar HDP ile aynı ittfak içerisinde var olsada son zamanlardaki politik büyümesiyle HDP’den biraz sıyrılmış durumda. Güncel koşullar altında TİP için oldukça kritik bir yol ayrımı çok yakında, ya HDP’nin gölgesinde Kürt halkının iyi niyetini kullanarak ve bölgesel sosyalizmcilik oynayarak EMEP,ESP,SDP gibi mahalle partisi olmaktan öteye gidemeyecek ya da tüm Türkiye halkını kapsayacak bir şekilde, tam bağımsızlıktan ve anti emperyalizm mücadelesinden taviz vermeden sosyalist mücadele yürüten bir parti olacak. Bu seçimlerde HDP’den bağımsız liste çıkarma istekleri ve HDP ile aralarında çıkan siyasi anlaşmazlıklar ayrıca, partinin yakaladığı şöhret ile beraber sanatçı-aydın çevrelerin partiye karşı artan ilgileri Türkiye İşçi Partisininin geleceği hakkında önemli paradigmalar oluşturdu.

Yeni Türkiye İşçi Partisi, aslında var olmuş bir gelenek üzerinde kurulmuş olan bir siyasi partidir. İlk olarak 1961'de kurulan Türkiye İşçi Partisi, 60'lı yılların ihtilal ile birlikte gelen demokratik ortamı içerisinde adeta bir yıldız gibi parlayarak 16 milletvekili ile parlementoda temsil edilmeye hak kazandı. Bu vekiller , etkili bir muhalefet görevi üstlendiler ve bu durum, Türkiye’de temsili demokrasinin gelişiminde bir dönüm noktası oluşturdu. Yükselen işçi,sol hareketinden hemen rahatsız olan siyasiler,iş adamları,patronlar ve diğerlerinin yıllar boyu baskısı altında zar zor ayakta kalan TİP ve vekiller, sol içindeki bölünmeler ve nihayetinde darbe yüzünden kapatıldı ve daha sonra değişik fraksiyonlar halinde tekrar tekrar kuruldu lakin TİP adıyla bir araya hiç gelmedi 2017 yılına kadar.

1.TİP’in Saraçhane Mitingi — 1966

2017'de Erkan Baş ve Barış Atay ikilisi tarafından kurularak 2018 seçimlerinde HDP milletvekilleri olarak TBMM’ye girdiler ve kısa süre içinde HDP’den istifa ederek TİP’e geçtiler. Bu süreçte HDP’li Ahmet Şık ve CHP’li Sera Kadıgil, partilerinden istifa ederek TİP’i büyüttüler ve güncel forma getirdiler. TİP 4 mv ile TBMM’de oldukça hararetli tartışmalar başlattı ve Türk toplumunun özlediği muhalefet şeklini tekrar diriltti. Bu etkileri halk tarafından karşılık buldu ve yaklaşık 3 sene içerisinde oldukça geniş kitleler tarafından takdir edilerek diğer sosyalist oluşumlardan sıyrıldı. Türkiye genelinde örgütlenerek, partinin tam olarak Laiklik, cumhuriyetçilik ve toplumsal cinsiyet eşitliği gibi konular üzerine eğildiğini ve önceliklerinin bunlar olduğunu yinelediler. Bu öncelikler sadece sosyalist tabanda değil sosyal demokrat CHP tabanında da önemli oranda karşılık buldu. Kendini sosyalist veya sosyal demokrat olarak tanımlayıp, CHP’nin parti programının yetersiz bulan lakin başka bir alternatif olmadığından dolayı CHP’ye oy veren seçmen için Türkiye İşçi Partisi adeta sığınılacak liman oldu. TİP içerisinde oldukça fazlalaşan Atatürkçü-Kemalist orijinli seçmenin varlığı da TİP’i,HDP’ten uzaklaştıran etkenler arasında. HDP, kurulduğu günden itibaren Türk Kurtuluş Savaşı önderlerini, milli bayramları ve başta Mustafa Kemal başta olmak üzere tüm milli büyükleri anma,sevme noktasında oldukça kapalı ve ilgisizdir.

TİP dalgasının diğer önemli büyüme noktaları üniversiteler ve liseler. Genç kuşaklar tarafından oldukça popülerleşen TİP bunu bana göre genç ve dinamik vekillerine borçlu. Özellikle Barış Atay bu noktada oldukça öne çıkıyor, oyuncu ve tiyatro sanatçılığı yapan Atay, söylemleri ile kendine ve partisine önemli ölçüde genç seçmen kazandırdı. TİP’e karşı büyüyen bu pozitif bakış açısı ve TİP’li vekillerin sosyal-toplumsal olaylara karşı diğer vekillere göre daha duyarlı oluşları, partinin büyümesindeki ana faktörler olarak göze çarpıyor. TİP’in HDP ile yakınlaşmasını istemeyen ve sosyalist hareket olarak tek başına hareket etmesini ve hatta Millet ittifakına katılarak ittifakın bir bileşeni olarak TBMM’de,hükümette söz sahibi olmasını isteyen seçmen profilleri dahi var. Bu tam olarak halkın bir kısmının TİP’i içselleştirdiğini ve Türkiye siyasetinde var olmasını istediğini gözler önüne seriyor. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Kemal Kılıçdaroğlu’nu destekleme kararı alarak, farklı bir aday destekleyip Erdoğan’a yarar sağlamak yerine (Muharrem İnce’nin yaptığı gibi) ittifakı desteklemeye karar veren TİP, bu hareketiyle de millet ittifakı içindeki sol seçmenden oldukça takdir topladı. Alışagelmiş sol parti uyumsuzluğunu göstermemeleri (TKP gibi), ortak çıkarı önemsemeleri ve güçlü muhalefetleri ile TİP kendini kabul ettirdi. Yapılan anketlerde %1–3 arasında oy potansiyeline sahip oluşu bu pozitif havanın oluşturduğu bir sonuç, kesinlikle yeni yeni örgütlenen ve ekonomik olarak destek alamayan bir parti için başarısız sayılmayacak bir sonuç olacağı kanaatindeyim. Anketlerin, seçim sonuçlarını doğrudan yansıtmayacağı açık lakin bir ön görü olarak önem arz etmekteler. TİP bu dalgayı pozitif tutmak istiyorsa, sosyalizm içindeki bölünmelerden ve PKK çizgisinden uzaklaşıp, gerçek halk çizgisinde sabit kalmalı ve yaptığı sert,tutarlı muhalefeti sürdürüp kendini solun dışına da tanıtmaya başlamalı.Partinin günün birinde sosyalist ilkelerden ödün vermeden, sağ profilli seçmenden de oy alabilme potansiyeli dahi var. Bunu gerçekleştirme ve bir gün iktidar olma ihtimali tam olarak bugünlerde TİP’li idarecilerin elinde. Dediğim gibi ya sosyalist,halkçı bir alternatif olarak Türkiye siyasetinde yer alıp seçmene yeni ufuklar açacaklar ya da diğer emsalleri gibi semt particiliği yaparak günlerini geçirecekler ve daima 50–60 bin kişilik kesimlere hitap ederek siyaset hayatlarını sürdürecekler.

Ahmet Şık-Erkan Baş-Sera Kadıgil ve Barış Atay

Sign up to discover human stories that deepen your understanding of the world.

Free

Distraction-free reading. No ads.

Organize your knowledge with lists and highlights.

Tell your story. Find your audience.

Membership

Read member-only stories

Support writers you read most

Earn money for your writing

Listen to audio narrations

Read offline with the Medium app

--

--

Furkan Doğan
Furkan Doğan

Written by Furkan Doğan

Student of PSIR, Writer mostly Football and Politics and sometimes other things, Based on Istanbul, Turkish, English and a bit Spanish Anti-fascist, Freedom.

No responses yet

Write a response